Duru Görü, Üçüncü Göz Ve Sezgisel Keşif Eğitimi

Duru görü canlı ve cansız nesnelerin ve olayların beş duyunun yardımı olmadan (paranormal olarak) algılanmasına verilen addır. Zaman ve mekan dışı adeta ruhsal gözle görmenin adıdır.

Sezgi kişide sezme yeteneğinin olması demektir. Olacakları önceden hissederek varsaymak demektir. Olayları durumları derinden hissetme halidir. Sezgi, sözde bilinmeyenden gelen bilgidir. bu bilgi ne kadar bilinç seviyesine ulaştırılırsa o kadar mantıklı, inanılır ve güvenilir olur.

Üçüncü göz” ise “aklın ışığı” olarak da adlandırılır.

‘’Üçüncü göz’’, sadece üçüncü göz değildir. Üçüncü göz anlayışın, dönüşümün sembolüdür. Anlaşıldığı anlamada fiziki bir göz ile alakası yoktur, o sadece bir semboldür. Gerçekte bu gözün olması veya olmamasından öte şeydir. Zıtlıkların birlenmesi, varoluşun (her şeyin) varlık (birlik) içinde erimesi neticesinde hissettiğin uyumun, harmoninin adıdır ve bütündür bütünü algılar. Onun için Hz. Mevlana ’’Bilsen ki sen tümü ile bir gözden ibaretsin’’ der. Zaten üçüncü göz, insan bilincinde yansıyan aşkın varlığın kudret (enerji) noktasından algılanmasının adıdır. Zihin ile bilinenin ruhsal plandaki deneyimidir. Var olanın varlığın ötesini görebilmek, arka planı görebilmek. Üçüncü göze gelen görüntülerdir ama bunlar hayal değildir.

Bilginin deneyime dönüşmesi üçüncü gözün açılmasıdır. İlim olarak bilinen şimdi görülmektedir. İslam tasavvufunda ilmel yakin, aynel yakin, hakkel yakın merteblerinde üçüncü göz aynel yakin ile temsil edilir.

Hayal, gerçekliğe yansımanın bir önceki safhasıdır. Hayalin bir sonrası fiziksel dünyadır. Dolayısı ile kamil insanda, aydınlanmış insanda 3.göze gelen vizyon aslında gerçektir, hayal değildir. Bilgisayarın ekranında görünenler sadece zihnimize yansıyan hard disk bilgileridir. Hard disk varlığın, bütünün tanrısal planı; ekran ise insan bilincini, zihnini temsil eder.

Hissediş zihinden kalbe yükselmekle alakalıdır, doğuş ve yeniden doğum aslında budur. ‘’Bedenden doğan beden, ruhdan doğan ancak ruhdur’’ der Hz. İsa ve ‘’Kişi ruhdan doğmadıkça yani bu anlayışdan gebe kalmadıkça Tanrı’nın melekutuna erişemeyecektir.’’ der.

Buda talebelerine ‘’Özünü merkezden belkemiğin boyunca yükselen ışınlar olarak düşün, yaşam da içinde böyle yükselir. Kosmosu her daim yaşayan yarı şeffaf bir varlık olarak hisset.’’ der. İşte üçüncü gözü açılan, yani bu anlayışı kendinde kemale, olgunluğa getiren insan, yarı şeffaf bu sanal alemde oyunu kurallarına uygun olarak oynadığı için yaşamını güzelleştirmeye başlar.

Tohumun içinde bütünün bilgisi vardır. Kişi sadece onu doğru toprağa gömüp, suyunu gübresini verir ve bir gün bakar ki olmuş. Kişi gerekeni yapar sonuçlar zaten oluşmaya başlar. Tohum (ruh) ise ancak ilim ile açılır. İlim ise kişinin sadece beden olmadığının derin deneyimidir. Oranın açılması adına sadece strateji oluşturulabilir. Kimse bunu senin adına yapamaz. Sadece strateji oluşturabilir. Ortam hazırlar, son noktayı sen koyarsın. Çünkü ruhsal kapılar dışarıdan değil içeriden açılır.

‘’İlim ilim bilmektir. İlim kendini bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.’’ demiş Yunus Emre. İlim ne içindir? İçindeki saklı hazineyi bulmak içindir.

Duru görü duyumuzdan yararlanırken, üçüncü gözün enerjisinden faydalanırız. Üçüncü göz bedendeki diğer enerji merkezleriyle de iletişim halindedir. O yüzden bütünü algılayabilir.

Duru görü günlük kullandığımız duyularla algılanamayan olanı, gerçeği algılama görebilme becerisidir. Perdesiz görmektir. Bu olaylara ilişkin vizyonları ve aurik enerjileri görmek akıl gözünde görüntülemeye dayalı bir beceri olan da ön sezidir. Duru görüye sahip olanlar başkalarının zihinlerini okumaya başlarlar.

Bir nevi önceden haber almanın adıdır sezi. Beş duyumuz ötesini perdesiz görebilmek de duru görüdür. Bütünü arka planıyla algılamak da üçüncü göz alanıdır. Sezgilerin kullanılabilmesi için üçüncü göze ihtiyacın vardır. Duru görü için yine ona ihtiyacınız vardır.

Bunları güçlendirmek yaşamda tıpkı navigasyon cihazı kullanmaktır. Bütünü algılamak, yaşamla bir olmak, olanı gerçekliğiyle görmek, yolunu izini bulmaktır. Asıl şifa alanındır.

Bunların gelişmesi zamanla kişilerde saklı olan olağan üstü ve güzel yetenekleri de açığa çıkarmaya başlayacaktır. İnsanlarda saklı kalan ortaya çıkamayan nice güzel yetenekler vardır. İnsan görünen bedenden çok fazlasıdır. İşte bu eğitimi senin gerçek gücüne ulaşmanda bir vesile ve aracıdır.

Bu alanda nefes teknikleri alanı işlenecektir. Çünkü nefesle açılması gereken alanların vardır.

Çakra ve çakra konusu işlenecektir çünkü çakraların açık ve dengede olmalı. Olmalı ki enerji ile beslenebilesin.

Aura ve aura alanı işlenecektir. Auran temiz canlı ve güçlü olmalı. Hem senin korunma alanın hem de güç alanın.

Meditasyon işlenecektir. Çünkü beden ötesi için zihin sakinliği için meditatif alan için sezgiler için gereklidir.

Bioenerji ve Esma-ül Hüsna konusu ele alınacaktır. Bu enerji alanları seni beden ötesine aşkın deneyimlere taşıyacaktır.

Tasavvuf alanından destek olacak uygulamalar dahil edilecektir.

Bu alanların özüne vakıf olacak ve duru görü, sezgi, üçüncü göz alanların gelişmeye güçlenmeye başlayacak. Bir bedenden daha fazla olduğunu hissedecek algılayacak ve aşkım deneyimler yaşamaya başlayacaksın. Arınacak ve güçleneceksin. Güç alanların açığa çıkacak. Yeteneklerin açığa çıkacak, daha mutlu ve huzurlu olacaksın. Kendinin, olayların, durumların ötesine görmeye algılamaya ve ötesine geçmeye başlayacksın.

Bilgi ve kayıt için hemen iletişime geç.

0536 617 52 07

Serkan Dal © 2024. Tüm Hakları Saklıdır.

İçeriklerin izinsiz kopyalanması yasaktır.Ad Maxima Web Tasarım Altyapısı ile Hazırlanmıştır.
Hemen Arayın!